23 Şubat 2013 Cumartesi

New York Macy's Alışveriş Merkezi

New York'a gittiğimiz ilk günde indirimden faydalanmak için hemen Macy's alışveriş merkezine daldık Sıdıka ile birlikte. İlk defa bu kadar büyük bir avm görüyordum. Dokuz katlı ve bir uçtan bir uca geçene kadar yoruluyorsunuz. İki büyük kat ayakkabı reyonlarına ayrılmıştı. Ne zamandır plastik botlardan almak istiyordum fakat bir türlü istediğimi bulamamıştım. Sonra spor ayakkabı reyonuna geçtiğimde Tommy'nin reyonundaki botlarla göz göze geldik:) Aradığımı bulmuştum. Ben yeşilini aldım, Sıdıka sarısını. Tabi biz o kadar kendimizi kaptırmışız ki saatin kaç olduğunu fark etmemişiz bile. Hava kararmış ve Macy'sin kapanmak üzere olduğuna dair sürekli duyuru yapıyorlar! Sıdıka da alt kata inmişti bir şey almak için. Ben botlarımı aldım oturdum onu bekliyorum. Telefon da yok, haberleşemiyoruz. Reyon görevlisi zenci bir arkadaş ile muhabbete daldık. Arkadaş diyorum çünkü yarım saat geçmişti ve Sıdıka hâlâ ortalarda yoktu! Biz de baya bir muhabbet ettik. 

Saatine bakıp bakıp "biz çıkacağız ama arkadaşın hâlâ gelmedi. Seni bırakıp gitti sanırım" dedi. Gülüştük. Çaktırmamaya çalışıyordum ama bir yandan da gerçekten meraklanmaya başlamıştım. Acaba ayakkabıyı almaktan vazgeçmişti de dışarıda mı bekliyordu, o zaman yukarı niye çıkmamıştı, mağaza kapanmak üzere olduğundan yukarı çıkarmamışlar mıydı? v.s v.s Aklımda bu sorular alt yazı şeklinde geçip giderken beni de dışarı yollamak durumunda kaldılar. Reyon görevlisiyle vedalaştık. Sonra dışarı çıktım. Bir baktım bizim kız orda! Meğer yukarı almamışlar mağaza kapanmak üzere olduğundan. O da kavga etmiş arkadaşım orada beni bekliyor ona haber verin ya da bırakın çıkayım diye ama dinlerler mi hiç, zorla dışarı çıkarmışlar. En sonunda şikayet edeceğim sizi demiş. Sarı botları kaldı tabi. Ama Chicago'daki Macy'ste buldu ordan aldı. Yeşil botlarımı çok severek giyiyorum. Plastik botlardan vazgeçemeyeceğim sanırım. O kadar rahat ve yumuşak ki. Türkiye'deki Tommy'de vardır diye düşünmüştüm ama yokmuş meğer. İlk giydiğim günden beri o kadar çok kişi sordu ki nerden aldığımı, tanımadığım insanlar bile yolda durdurup sordu. 

Amerika'ya konferansa değil de ayakkabı alışverişine gitmişim meğer:) haha. Five Fingers istiyordum. Türkiye'de çok pahalıydı, o yüzden ertelemiştim. Macy'ste yoktu. Koskoca New York'ta 5. Caddede bile bulamadım o ayakkabılardan:) haha. Vardı belki ama yerini bilmediğimizden gözümüze de çarpmadı. Sonra Chicago'ya geçtiğimizde evinde misafir olduğumuz arkadaşa sordum. O da onlardan alacakmış meğer. Burada birkaç dükkanda görmüştüm dedi. Sonra internetten Chicago'daki şubelere baktık.  Onlara çok da yakın olmayan bir yerde var görünüyordu. Zahmet olur boş verin dedim ama dinlemediler tabi. Benim Five Fingers için karı koca seferber oldular. Arabayla gittik dükkana girdik aldık çıktık:) Her rengi vardı hangisini seçeceğime karar veremedim. Oybirliğiyle birine karar verdik:) Eve gelince giydim C.'ye gösterdim. "Hahaha o ne öyle yaa, hobbit ayağı gibi" dedi:) Amerika'da bunlara monkey shoes da deniyormuş. Gerçekten de giyince maymun ayağına benzedi ayağım. Haha. Komik bakışlara maruz kalacağımı biliyorum. Ama ayağımda yok gibi, sanki çorapla yürüyormuş hissi veriyor, o kadar rahat:) Su geçirmiyor. Spor yaparken ve C. ile dağ tepe dolaşmaya, pikniğe, kırlarda koşmaya giderken giyeceğim:) Belki işe de giyerim:) haha. Işığa dikkat etmediğimden resimler iyi çıkmamış.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder