Bugün çok yoğun bir gündü. Akşam nasıl oldu anlamadım. Eve yorgun baygın geldim ve kendimi koltuğa attım. Çalışan kadın olmak zor. Her gün alarmın mekanik sesiyle uyanmak, yoğun telefon trafiği, her sabah tedirgin bir şekilde mail kutusunu açmak, hayatından bezmiş insanlardan etkilenmemeye çalışmak, evine vakit ayırmak ya da ayıramamak, eşinle ilgilenmek, kendine ve sevdiğin şeylere vakit bulamadığın için oturup ağlamak, hafta sonunu iple çekmek ve bunca şeyin arasında debelenip dururken artık bebek istemeye başladığını fark etmek!
Ev hanımıyım, çalışan kadınım, aynı zamanda da eşim! Bir insan üç şey aynı anda nasıl olabilir! Superman miyim neyim? Yoksa çalışan kadın sendromuna mı girdim! Ya da içimdeki potansiyel aile olma ve bağlanma güdüm harekete geçti ve bana baskı uyguluyor artık! C. bile şaşırdı damdan düşer gibi bebek istememe. Iyk mıyk etti, hazır mıyız ki falan dedi. İnsan ne zaman hazır olur ki bebeğe? Bir birey yetiştirmeye? Eş zamanlı bir durum bu, bence.
Birlikte takip ettiğimiz bir kitap olur, genelde her akşam onu okuruz. Bu sefer kaldığımız yerden değil de, bir sayfa numarasını söylemesini istedim C.'den. Açtık o sayfadan okumaya başladık. Allah'ın El Varis ismini anlatan kısım çıkmasın mı. Neslin devamı ve Varis isminin bu konudaki etkilerinden bahsediliyordu. Bir gözüm C.'de, şaşırdı ama belli etmemeye çalışıyor. Ben de çaktırmıyorum. Neyse okuduk, bitirdik. C., "Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek" dedi. Ben de "Allah kuluna sürpriz yapmayı, onu şaşırtmayı seviyor, hayırlısı" dedim. Güldük birbirimize bakıp...
Saat 00.00 oldu bile ve ben hâlâ bu postu yazmaya uğraşıyorum. Sanki sabah 06.00'da alarmın acı sesiyle uyanacak olan ben değilim! İyice delirdim sanırım. Haha.. C. başı kucağımda uyudu bile. Olsun, söz uçar yazı kalır! (Sonra bu yazıları okuduğumda kafam güzelmiş diyeceğimden eminim) :)
Sadakatle ve Uykulu Gözlerle Sizin,
Ev-İş-Eş Üçgeninde Kendini Arayan Blogger.